-
1 tat
(-dı)1) вкусtatını almak, tatına bakmak — про́бовать, испро́бовать что
tat vermek — придава́ть прия́тный вкус чему
2) сла́дость; пря́ность3) удово́льствие, наслажде́ниеtatını çıkarmak — наслади́ться вдо́воль чем
güneşin tatını çıkarmak — наслажда́ться со́лнцем
tat duymak — испы́тывать удово́льствие, получа́ть наслажде́ние
4) фрукто́вый сиро́п◊
tatını almak — понима́ть, разбира́ться в чём; знать толк в чём◊
tatında bırakmak — не допуска́ть изли́шеств, знать ме́ру◊
tatı damağında kaldı — хорошо́ по́мниться; [э́то] не забы́лось◊
tatına doymak — насы́титься чем; наслади́ться чем◊
tatını kaçırmak — не знать ме́ры, допуска́ть изли́шества, переба́рщивать; отби́ть охо́ту к чему◊
tatı kaçmak — потеря́ть свой вкус; потеря́ть свою́ пре́лесть (изю́минку)◊
tatı tuzu yok — а) безвку́сный, пре́сный; б) бесцве́тный◊
tatına varmak — поня́ть пре́лесть чего◊
tatından yenmez — а) безвку́сный, пре́сный (о блюде и т. п.); б) неле́пый, глу́пый (о словах и т. п.) -
2 tat
вкус (м) при́вкус (м)* * *озвонч. -dı1) вкусtadına bakmak — про́бовать на вкус
tadını bulmak, tadı gelmek, tat kazanmak — приобрести́ необходи́мую конди́цию
tat vermek — прида́ть определёный вкус (чему-л.)
2) сла́дость, пря́ность3) удово́льствие, наслажде́ниеtadını çıkarmak — наслади́ться вдо́воль чем
tadı damağında kalmak — а) во рту та́ет (о чём-л. очень вкусном); б) всегда́ по́мнить о чём-л. прия́тном / доста́вившем удово́льствие
tadına doyum olmamak — доставля́ть бесконе́чное удово́льствие
••- tadı gitmek
- tadı kaçmak
- tadını kaçırmak
- tadı tuzu kalmamak
- tadı tuzu bozulmak
- tadı tuzu yok
- tadına varmak
- tadından yenmez
См. также в других словарях:
tat almak — bir şeyden hoşlanmak, zevk almak Kelimenin de tadını alır, kafiyenin de. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
tat — 1. is., hlk. Dilsiz 2. is., dı 1) Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor. R. H. Karay 2) Tatlılık 3) mec. Hoşa giden durum, lezzet, zevk… … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mütelezziz olmak — lezzet duymak, tat almak, mutlu olmak Bu kelimeyi söylerken sanki mütelezziz olur, hep tekrarlardım. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
keyfini çıkarmak — (bir şeyin) bir şeyden iyice tat almak ... pazarın keyfini çıkarmak için saat ona doğru villanın ucu deniz kıyısına varan bahçesine çıktı. S. Kocagöz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatganmak — tatlı bulmak, tat almak II, 241 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TELEZZÜZ — Tat ve zevk almak. Zevklenmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alma — is. 1) Almak işi 2) Alıntı, iktibas Ondan acemicesine alma olarak. Muallim Naci Birleşik Sözler açığa alma kültüre alma satın alma koku alma duyusu tat alma duyusu … Çağatay Osmanlı Sözlük
acılaşmak — nsz 1) Tadı bozulmak, acı olmak Yağ acılaştı. 2) Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek 3) mec. Dokunaklı duruma gelmek Sesi gerçekten acılaşmıştı. 4) mec. Konuşma kırıcı, sert… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük